Stefan Zweig Korku-Kitap Yorumu

 

Stefan Zweig, en sevdiğim yazarlardan biri. Kitaplarının çoğunu okudum, açıkçası hepsini okuyup tüketmek de istemediğim için bazılarını bekletiyorum. Kitapları kısacık ancak anlatımı yoğun olduğundan ötürü kısa zamanda bile bitirseniz tam olarak sindiremeyebilirsiniz. Bu sebepten yavaş yavaş okumanızı tavsiye ederim. Bugün de tazecik bitirdiğim Korku adlı kitabından bahsedeceğim.



Her şeyden önce kapağın güzelliğine bakar mısınız ya? Dağılmadan, hemen konuya geçelim. Irene, rahat, korunaklı bir hayat süren, saygın bir eşi, küçük çocukları, bolca parası olan ve sıradan ve kendince sıkıcı bir burjuvazi hayatı yaşayan bir kadındır. Bir gün güvenilir balonundan çıkar, genç bir piyanistle bir birlikteliği olur. Sonrasında ortaya çıkan şantajcı ile hayatı mahvolur, korkuları artık onun yeni yol arkadaşıdır.

SPOILER İÇEREN YORUM

Stefan Zweig bilindiği üzere ruh çözümlemelerinde çok başarılı bir yazar. Kitabı okurken geçen her saniyede, karakter sizmişsiniz ve yaşadığı her şeyi siz de an be an yaşıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Bunu yapabilen yazar sayısı oldukça az, Zweig bu sebepten bir usta fikrimce. Irene’ın şantajcı ortaya çıkana dek yaşadıkları, hissettikleri resmen gözüne perde inmiş birinin hisleri gibiydi. Sıkıcı, kendini tekrar eden o yaşamdan kısa süreliğine de olsa kaçma isteği, bunun sürekliliğe dönüşmesi, bu hazzın verdiği heyecan, her an yakalanabilme olasılığının adrenaliyle Irene tekrar yaşadığını hissetti. Şantajcının ortaya çıkmasından sonraki psikolojik betimlemeler muazzamdı, Irene o eski güvenilir kovuğuna geri dönmek istiyor, bir yandan da yaptığını neden yaptığını anlayıp, kendini çözüyordu bir bakıma. Piyanist adamı hiçbir zaman sevmemişti, yalnızca hoşlanmıştı belki. Irene’ın sevdiği heyecandı, burjuva hayatında bulamadığı türden o farklılıktı. Ancak işlerin bu noktaya gelmesi, Irene’ın hayatına dair bir şeyleri fark etmesine de sebep oldu. Artık çocuklarının varlığının daha da farkında ve üstelik bakıcılar çocuklarla kendi olduğundan daha samimiler, kocasıyla arasında kocaman bir uçurum var ve bazı özelliklerini yeniden fark ediyor, en önemlisi kendisini yeniden tanıyor. Git gide sıkışan Irene, sonunda daha fazla dayanamayacağını anladığında, ilaç alma sahnesinde kocasıyla karşılaşıp bir tür krize girdiğinde ise, kocasının baştan beri her şeyi bildiğini ve şantajcıyı da kendisinin ayarladığını öğreniyoruz ki burada şok oldum gerçekten, inanılmaz bir ters köşeydi. Kitap, Irene’ın başlangıçta sıkılıp bunaldığı küçük burjuva dünyasına geri dönmesiyle sonra eriyor ki karakterin de başlangıç noktasına dönmesiyle, kendini bulma yolculuğunun bir bakıma tamamlanmış olduğunu söyleyebiliriz.

SPOILER BITTI.

Akıcılığıyla, olay örgüsü ve sürpriz sonuyla belki de en sevdiğim Zweig kitapları arasına girdi Korku. Yazarın diline eğer aşinaysanız, bu kitabın dili hafif bile gelebilir. İlk kez Stefan Zweig okuyacak olanlara tavsiyemdir, Korku ile başlayabilirsiniz. Ben Türkiye İş Bankası Yayınlarından okudum, çeviri de gayet başarılıydı. Kısa ama dolu dolu bir kitap okuyayım derseniz, göz atabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kahkahalara Boğdururken Sorgulatan Dizi: Rick and Morty Replikleri

The 100-Dizi Yorumu

Eşkıya Film Yorumu