Evrim, Din ve Romantizm: I Origins
Merhabalar.
Bugün sizlere henüz yakın zamanda izleyebildiğim bir filmden bahsedeceğim: I Origins. Film vizyon senesi olan 2014'te oldukça popülerken, zaman içinde biraz gerilerde kalmış ancak hala oldukça konuşulan ve izleyenleri ikiye ayıran bir film olarak hayatına devam ediyor.
Moleküler Biyolog Ian Gray ve laboratuvarda çalışan takım arkadaşları, gözün evrimini ortaya koyan bir araştırma üzerine çalışmaktadırlar. Bu araştırma başarılı sonuçlandığı takdirde, gelişim ve evrim terimleri derinleşecek, metafiziksel düşüncelere ket vurulacaktır. Ian benzer zamanlarda şans eseri tanıştığı Sofi ile bir ilişkiye başlar, laboratuvar çalışmaları da bir yandan devam etmektedir. Ancak olaylar karışır ve işler Ian'ın istediği gibi gitmez, kendisini en son Hindistan'da olacağı bir yolculuğun içine atar.
SPOILER İÇEREN ALAN
I Origins, tarih boyunca en çok tartışılan iki konu üzerine tasarlanmış: Evrim ve Din. Bilinen bir gerçektir ki bir taraf diğerinden hiç haz etmez, arada sıkışıp kalanlar ise kendilerini çıkmazda bulurlar. Yönetmen ve senarist Mike Cahill, filmin özellikle ilk yarısında bilimsellik üzerinde durmaya çalışmış. Ian, materyalist bir düşünceyle bazı şeylere kesin gözüyle bakan, yaşamı belli çizgilerle ve tek boyutla değerlendiren, görünmeyenin var olmasının akla ters düşmesinden ötürü kabul edilemez olduğunu düşünen, alanında oldukça başarılı bir yüksek lisans öğrencisi. Gözlere olan ilgisinden ötürü kendisine ilginç gelen gözlerin fotoğraflarını çekiyor. Bir gün cadılar bayramı partisinde tanıştığı gizemli bir kızın gözlerini çekiyor ancak daha sonra kızla iletişimi kopuyor, şans eseri uzun bir koşuşturma sonucu Sofi ile tekrar karşılaşıyor.
Sofi, Mistisizm ile harmanlanmış düşüncelere sahip olan biri, gören gözün ötesinde başka şeylerin de varlığına inanıyor. Bu da Ian ile ilişkilerinin devamında oldukça büyük görüş problemlerine yol açıyor, nitekim trajik bir son ile yolları ayrılıyor. Filmin ilerleyen kısımlarında Ian'ı, kendisine ilgi duyan ve ayrıca laboratuvar partneri olan Karen ile evlenmiş görüyoruz. İki benzer dünya görüşüne sahip olan insanın mantık evliliğinde, Karen'ın hamile olması ve bir gün bebeğin doktor kontrolünde yapılan iris araması sonucu ölmüş biriyle aynı irise sahip olması, işleri Ian için bir çıkmaza sürükler. Reenkarnasyon, din, dogmalar içinde, Ian var olduğu günden beri reddettiği her değeri gözden geçirmek zorunda kalır.
Filmde diyalogların zayıf kaldığını düşünüyorum. Ayrıca Sofi'nin düşünceleriyle ilgili daha fazla sahne olmalıydı. Filmin genel kurgusunda bir problem olmasa da, bazı şeyler eksik kalmıştı. Karen karakterinden nefret ettim, kendisi hakkında olumlu söyleyebileceğim tek şey karakterin bana geçirdiği duyguydu ve başarılıydı ancak kendisini hiç sevemedim. Ian'ın, Karen ile olacağı oldukça barizdi ve bunu saklamak için yönetmenin bir çabaya da girdiğini düşünmüyorum, bu da filmi gözümde maalesef bir tık daha aşağıya düşürdü. Filmin sonundaki küçük kız filme dair sevdiğim bir diğer şey oldu, çok tatlıydı. Oyuncu seçimleri kesinlikle çok başarılı olmuş.
SPOILER BITTI
Dram/romantik/mistik bir film arayışı içindeyseniz I Origins'i çok seversiniz. Ben de bu arayış içindeyken izleseydim ben de çok severdim ancak film bilim-kurgu olarak da geçiyor ve maalesef ben aynı düşünmüyorum, bu sebepten çok sevemedim belki ama kendimce ortalama güzel film izlediğimi biliyorum.
*görseller internetten alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder